Haber

Hspb’den ‘Cumhuriyetin 100. Yılında Deprem ve Hatay’ Etkinliği… Ttb Eski Başkan Yardımcısı Ali Çerkezoğlu: “Hatay Halkının Acil Yardım ve Dayanışma…

HABER: İLEYDA ÖZMEN/ KAMERA: FURKAN ERDEM

Hatay Sivil ve Sosyal Platformlar Birliği (HSPB), “Cumhuriyetin 100. Yılında Deprem ve Hatay Etkinliği” düzenledi. TTB eski Başkan Yardımcısı Ali Çerkezoğlu, “Hataylıların hala acil yardıma ve dayanışmaya ihtiyacı var. Bu sarsıntı karşısında ‘kendi yağımızla kavrulmamızı’ bekleyenlere, şansımızı kabul edeceğimizi umut edenlere” dedi. harabeler içinde ağıtlar yakıp, topraklarımıza, evlerimize, iş yerlerimize göz dikenlere, dilenen ve yardım bekleyen bir halk olacağımızı sananlara buradan en açık ve en gür sesle sesleniyoruz. Kendimin koruyucusu ve gözcüsü olduğuna inandığım bahur dumanının o mistik etkisinden alacağımız güçle kendimize ve şehrimize.İşte bunun için buradayız.Çünkü kaybettiğimiz canları borçluyuz. Bu antik kente güveniyorum” dedi.

HSPB, Büyük Hatay Buluşması hazırlıkları kapsamında bugün Ankara Kent Konseyi Binasında ‘Cumhuriyetin 100. Yılında Deprem ve Hatay Etkinliği’ düzenledi. İki gün süren etkinliğin ilk gününde açılış konuşmasını TTB eski Başkan Yardımcısı Ali Çerkezoğlu yaptı. Çerkezoğlu şunları söyledi:

“HATAY VE ANTAKYA’MIZ İÇİN KARA BİR ZAMANDA OLDUĞUMUZ ÇOK AÇIK”

“Bu sıcak ağustos gününde başta Hatay, Ankara, İstanbul olmak üzere yurdun birçok ilinden buraya katılan herkese fikirlerini ve emeklerini paylaşan herkese minnettar olduğumu söyleyerek başlamak istiyorum. Almanlar, Bertold Breht, Nazi dönemi için, “Bu karanlık zamanlarda, ülkenin şairlerinin neden sustuğunu soruyor. Çok açık ki, bugün Hatay ve Antakya için karanlık bir dönemdeyiz. Ve hava karardığında. “O dönemde ne yaptınız?” sorusuna herkesin bir cevabı olması gerektiğini düşünüyorum. Sadece kişiler değil, kurum ve girişimler de var. İşte bu salonda, bu soruya cevap verenler var ya da. bu cevabı arayan en az nazik insanlar.

“ŞEHİRLERİMİZİN YÖNETİM ANLAYIŞININ TERSİNİR OLARAK DEĞİŞMESİ GEREKİYOR”

Hepimiz biliyoruz. Geçmişimizi ve geleceğimizi, umutlarımızı yerle bir eden Şubat şokları ve çocuklarımızın yüzlerindeki gülümsemeyle başlamadı her şey. Ancak birikmiş sorunlarımızın sarsıntıyla birlikte dayanılmaz bir trajediye dönüştüğü de bir başka gerçektir ve bu göz ardı edilemez. Bizler bu tabloya seyirci kalamadık, kalmayacağız. Artık şehir merkezinde, köylerimizde, yurdumuzun her bölgesinde ve hatta dünyada Hatay’ı Antakya ruhu içinde hisseden herkesin el birliği ve güç birliği içinde bir araya gelme zamanıdır. Hatay depreminin yarattığı yıkım tablosu inanılmaz bir sorunlar yumağı olarak karşımızda durmaktadır. Ancak tarihin defalarca gösterdiği gibi, ‘olağanüstü problemler sıradan yol ve yöntemlerle çözülemez.’ Depremler şans olarak kabul edilemez. Antakya gibi isyan havzasında kurulan şehirleri defalarca yerle bir eden, geleceği bilinen depremlere bu kadar hazırlıksız yakalanmanın hiçbir açıklaması yok. Bu nedenle şehirlerimizin yönetim anlayışının kökten değişmesi gerekiyor. Bunu değiştirmek için, bu gibi kente sahip çıkan girişimlerin daha baştan klasik modellerle yetinmemesi bir kuraldır. Daha açık bir ifadeyle, ulusal ve uluslararası bağları geniş, kararlı duruşa, demokratik ve katılımcı işleyişe inanan, kadınların dayanıklılığına ve duyarlılığına dayalı bir yürütme veya uyum komitesine inanan, ardından evrenselliğe inanan bir grubun danışmanlığına ihtiyacımız var. bilime, akla ve adalete dayalı değerler. orada. Sonrasında kişisel çıkar gözetmeksizin kibir karşısında fedakarlığın, işbirliğinin ve tevazunun gücüne dayanan, kişisel propaganda yerine tek bir kişinin hayatına dokunmanın manevi hazzına odaklanan, insanlarla sadece temasa değil, doğrudan temsile odaklanan bir liderlik. her köy, her mahalle ve hatta her aile. Gerçekçi olmalı, imkansızı istemeli ve Hataylı’nın gücünü dünyanın birçok ilinde ve ülkemizde birleştirmeyi başarmalıyız. Üniversitelerden ticaret ve sanayi odalarına, personel birliklerinden akademik meslek kuruluşlarına, esnaftan uluslararası kuruluşlara kadar sayısız kurum ve kişinin destek ve dayanışma kanallarını Hatay için kalıcı hale getirmeliyiz. Hiçbir devlet kurumunun, yerel yönetimin bizden habersiz, bize karşı şehrimizin kaderiyle oynamasına izin vermemeliyiz.

“HATAY HALKININ HALA ACİL YARDIMA VE DAYANIŞMAYA İHTİYACI VAR”

Hatay halkının hala acil yardıma ve dayanışmaya ihtiyacı var. Yardım getiren, dayanışma gösteren onlarca kişi ve kuruma salondaki herkes adına teşekkür ederiz. Ancak bundan daha değerli olan, kendi ayakları üzerinde durabilmesi için yardım ve destek olmaksızın çok daha fazla güce ihtiyaç duymasıdır. ve buradaki görevlinin öncelikli gündemi bunu sağlamak olmalıdır. Bu deprem karşısında ‘kendi yağımızla kavrulmamızı’ bekleyenlere; kaderimize razı olup, harabelerde ağıt yakacağımızı umanlar; Toprağımıza, evimize, iş yerimize göz dikenlere, yardım bekleyen dilenen bir halk olacağımızı sananlara buradan en net ve en gür sesle sesleniyoruz. Koruyucu ve koruyucu olduğuna inandığım bahur dumanının mistik etkisinden alacağımız güçle hem kendimizi hem de şehrimizi ayağa kaldıracağız. Bunun için buradayız. Çünkü kaybettiğimiz canları borçluyuz, bu kadim şehre inancımız tam.”

“ANKARA ŞEHİR KURULU’NUN AFETLERLE İLGİLİ ÇALIŞMALARI ÇALIŞMA KULÜPLERİ, GÖNÜLLÜLERİ VE TÜM PAYDAŞLARIYLA DEVAM ETMEKTEDİR”

Açılışın ardından Ankara Kent Konseyi Başkan Yardımcısı Lale Özgenel bir konuşma yaptı. Özgenel şunları söyledi:

“6 Şubat depremleri, geçmişte yaşanan çağdaş depremlerden en az iki açıdan farklıydı: Depremlerin aynı anda en az 10 şehir ve kırsalı etkilemesi ve tüm sürecin çok daha aktif ve aktif bir şekilde takip edilmesi. etkileşimli bağlantı ortamı, deprem olgusu tüm boyutlarıyla, Yakın geçmişin en yıkıcı sismik afeti olan 1999 Düzce depremi ile ilgili gelişmeler televizyon, radyo, internet, yazılı basın mecraları, telefon ve telefon mesajlarıyla takip edilmiş, 2023 Kahramanmaraş depremleri, tüm bu kanalların yanında belki de en aktifiydi.Sosyal medya, deprem gerçeğinin tüm boyutlarıyla ve toplumsal olarak anlaşılmasını, deprem olgusunun ezberlenmesini ve deprem ve Türkiye’nin bir depremler ülkesi olduğu gerçeği. Üstelik kent konseyleri, sivil toplum kuruluşları, sosyal platformlar ve girişimler, üniversite bileşenleri, devlet bileşenleri, yerel yönetimler ve çok çeşitli kurumsal ve özel işletmeler. Bilgi kirliliği, taraflı ve asılsız haberler gibi olumsuzluklarına rağmen sosyal medya, toplumsal bütünleşme ve farkındalık ortamı yaratmıştır. Bu ortamda bilim adamları ve profesyoneller, uzmanlar, saha çalışanları, emekçiler ve işçiler, emekliler, gönüllüler, öğrenciler, kurum çalışanları, sivil toplum kuruluşu üyeleri yani toplumun her kesimi ortada hareket etmiş, öğrenmiştir. ve birbirlerinden haberdar oldular. Bu dayanışmanın örneklendirdiği üzere, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu konusunda kurumsal ve toplumsal düzeyde ortak bir bilincin oluşturulması, planlama ve proje üretim, onay ve denetim mekanizmalarında işletme süreçlerinin kendi bünyesinde örgütlenmesine ve yürütülmesine öncelik verilmesi. bu bilişin çerçevesi.

Ankara Kent Konseyi’nin 6 Şubat depremleri sonrasındaki çalışmaları, bileşenleri, gönüllüleri ve Ankara Ticaret Odası, Ankara Sanayi Odası gibi kentin değerli kurumsal meslek kuruluşlarının dayanışmasının bir örneği oldu. Deprem sonrası süreçte ‘4.17 Dayanışma Depremden Güçlüdür’ gibi kapsamlı bilinçlendirme toplantıları yapıldı. Ankara Kent Konseyi’nin afetlerle ilgili çalışmaları çalışma grupları, gönüllüleri ve tüm paydaşlarıyla devam ediyor.

Hatay Sivil ve Sosyal Platformlar Birliği tarafından Kurul çatısı altında düzenlenen bu programın hayata geçirilmesi, bu Birliğin sarsıntı sonrası projeksiyonları ve katılımcı bir anlayışla Hatay’ın mekansal, sosyal ve kültürel yeniden yapılanmasının ilgili tüm uzman ve kurumları bir araya getirmesini sağlamaktadır. süreci, disiplinler arası bir yaklaşımı ve bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirip tartışmak ve yol haritası oluşturmak çok değerli ve örnek alınacak bir süreci temsil etmektedir. Bu programda emeği geçen tüm birlik bileşenlerine Ankara İl Yönetim Kurulu adına teşekkür ediyorum. Birliğin çalışmalarına her zaman her türlü katkıya hazır olduğumuzu belirterek, hoş geldiniz diyorum.”

“DEPREMİN ÖLDÜRMEDİĞİNİ, İHMALİN ÖLDÜRDÜĞÜNÜ HEPİMİZ BİLİYORUZ”

Özgenel’in ardından Antakya, Samandağ ve İskenderun Mahalleleri Kültür Yardımlaşma Dayanışma ve Çevre Gönüllüleri Derneği (ASI DER) Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Usluoğlu şunları söyledi:

“6 Şubat ve 20 Şubat tarihlerinde 4 büyük deprem ve bugüne kadar 15 binden fazla deprem yaşadık. Ülkemizin bu depremlerden etkilenen 11 ilinde büyük kayıplar verdik. Depremin öldürmediğini hepimiz biliyoruz. , ihmal yaptı. Konuşmak için buradayız.”

“BEŞ TEMEL İHTİYAÇ VAR”

Etkinliğin devamında Hatay için çalışan platform ve STK’lara depremin 6. ayında acil çözüm bekleyen yeni sorunlara, yerel halkın taleplerine, analiz önerilerine ve sosyal projelere dikkat çekileceği sözü verildi. ‘Hatay’ı Konuş’ bölümünde konuşan Ortak Akıl-Antakya Platformu üyesi Şerif Süveydan şunları söyledi:

“Beş temel ihtiyaçla toparlayacağım. Birincisi özerklik. Her şeyden önce özerk, şeffaf bir uyum ve bir numaralı planlama ofisine ihtiyacımız var.

Tartışma; her şeyin başıdır. Bir şehrin oluşumu müzakere üzerine bir heyettir.

evreleme; Şehrin tek bir saldırıda ortadan kaldırılması söz konusu değil. Bunu aşama aşama ortadan kaldırmalıyız.

Veri şeffaflığı; Şu sıralar en çok ihtiyacımız olan şeylerden biri. Çünkü şu anda herkes cahil.

Açık kaynaklı bir arşiv oluşturulması gerekiyor. şunu söylemeliyim; Bu ülkede açık kaynak arşivi oluşturmak en zor bahislerden biridir. Bilgiyi kendi tekeline almak isteyen bir cihazla karşı karşıyayız. Ama bu olmadan bu şehrin planlamasına hakim olamayız.”

“Hatay’ın Sözü” bölümünde TOSYÖV Hatay’a Destek Derneği Başkanı Tahsin Rende, Hatay Dayanışma Derneği Başkanı Fahir Semir Abacı, Altınözü Derneği Alpaslan Özdemir ve Hatay Vakfı Genel Başkanı İhsan Aydeger de birer konuşma yaptı.

Etkinlik, Büyük Hatay Buluşması Düzenlemesi hakkında verilen bilgilerle devam etti. Ardından MSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde Akademisyen Tuğçe Tezer “Deprem ve Planlama Ekseninde Tarihten Günümüze Antakya” konulu sunum yaptı.

Etkinlik, Hatay Mimarlar Odası Şube Başkanı Mustafa Özçelik’in “Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konuşmasıyla devam etti. Özçelik’in konuşmasının ardından HTO Lideri Sevdar Yılmaz, “Sağlık-Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlığıyla söz aldı.

Hatay Barosu İbrahim Göçmen ve Deniz Emir’in konuşmalarıyla devam eden program, soru cevap bölümüyle sona erdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu